16 Eylül 2009 Çarşamba

Ankaraspor


Ankaraspor yöneticileri bir anda Ankaragücü'nü yönetmeye başladı. Transferin son gecesi 6 Ankaraspor futbolcusu Ankaragücü'ne geçti.

Sonuç; Ankaraspor'a bir alt lige düşme cezası ve Ankaraspor ve Ankaragücü başkanlarına 6şar ay hak mahrumiyeti cezası.

Bu sonuç beklenen bir sonuçtu. Ancak bu işte Ankaragücü'nün cezasız kalması ilginç.
Gökçek ailesi baktılar Ankaraspor'la şampiyonluğu gerçekleştiremeyecekler şansımızı Ankaragücü ile deneyelim dediler. Ankaragücü'nün 32 kişilik yönetim kuruluna kendi adamlarından 15 kişiyi getirdiler. Başkanlık koltuğu da oğullardan Ahmet'in olmuştu.
Ankaraspor'dan da 6 oyuncu Ankaragücü'ne geçince niyet tamamen belli oldu. Ankaraspor üvey evlat muamelesi bile görmeyecekti. Gökçekler Ankaraspor'u evlatlıktan da reddetmişti.
Zaten Ankaraspor desteksiz kalınca bu sene olmasa da gelecek sene küme düşecekti. Federasyon "ben olaya el koydum" demek için bu küme düşme olayını öne çekti ve Ankaraspor'u küme düşürdü.

Şimdi sormak lazım; bu durumda mağdur olan kim?

Şampiyonlar Liginde ilk gün




Mayıs ayından sonra tekrar şampiyonlar ligi müziğini duymak güzel.


Beşiktaş İnönü'de Man.Utd.'yi ağırladı. Maçtan önce favori doğal olarak İngiliz ekibiydi. Son iki yılın finalisti olunca doğal olarak sadece bu maçın değil kupanın da favorisiydi.

Maçtan önce Bobo'nun kadroda olmaması şaşırttı. İlginçtirki 3 sezondur takımın en çok gol atan oyuncusu olan, hatta abartmayayım Beşiktaş kadrosundaki tüm forvetlerin en iyi özelliğinden biraz biraz bünyesinde barındıran Bobo kadroda yoktu. Uğur denemeye hevesli bu takımın Liverpool'a gol atan futbolcusunu kulübenin de dışına atması ilginç.


Maça gelirsek,

- United kendini sıkmadan nasıl olsa bir tane atar maçı alırım havasında oynadı. Zaten dedikleri gibi de çıktı. Hakan arıkan Benayoun'a yaptığı asistlerden birini de Scholes'a yaparak İngilizlerin sevinmesini sağladı.

- Denizli'nin maçtan önce kafasında düşündüğü oyuncu değişiklerini aynen uyguladı. Maç boyunca Beşiktaş'ın bütün ataklarında adı geçen Serdar Özkan ilk değişiklikte kenara alındı. Büyük ihtimalle Denizli'nin kafasında yaptığı sanal maçlarda kötü oynayan hep Serdar oldu ki onu çıkarıp Yusuf'u aldı.

- Manchester United niye bu kadar etkisiz diyenler için hafta sonunda İngiltere'de bir United-City derbisi olduğunu hatırlatayım. Bırakın futbolcuları, siz United taraftarı olsanız sizin de aklınız o maçta olurdu.

- Maçtan önce Beşiktaş'ın tek etkili ayağı olan taraftarı 70 dk. sessiz sessiz maçı izledi. Sonra hareketlenmeye başlayınca spiker ve yönetmen de bu anı bekler gibi birden taraftarla ilgilenmeye başladı. Spiker maçı felan bırakıp taraftarı anlatmaya başladı. 7 dakika sonra Scholes'un golü gelince her şey tekrar eski haline geldi.


Sonuç olarak Beşiktaş kendi rakibi olmayan United'a dirense de yenilmekten kurtulamadı. Gruptan çıkmak için Wolfsburg ve CSKA'dan alacağı puanları bekleyecek.




İnönü'den çıkıp oynanan diğer maçlara gelelim;


- Real Madrid, Zurich deplasmanında 5-2lik galibiyete uzandı. Ronaldo'nun 2 golüne Raul, Higuain ve Guti yardım etti.


- Wolfsburg'da Grafite hat-trick yaparak 3-1'lik galibiyette baş rol oynadı. Juande Ramos yeni takımıyla ilk maçında takımını seyretmekle yetindi.


- Gecenin sürprizlerinden ilkini APOEL gerçekleştirdi. Madrid deplasmanında Atletico'dan gol yemeyerek ülkesine 1 puanla döndü.

- Diego'suz Juventus, Bordeaux ile kendi evinde 1-1 berabere kalarak 2 puan kaybetti.

- Chelsea Porto maçında da Anelka'nın tek atışı skoru belirledi.

- Bayern, İsrail deplasmanında 3-0 yenerken her sezon bir hücumcu orta saha çıkaran takımın son ürünelerinden Thomas Müller son 5 dakikada attığı 2 gol atıp farkın gelmesini sağladı.

- Gecenin ikinci sürprizi ise Marsilya'da gerçekleşti. 3-5 sene önce olsa normal olacak bir sonuç şimdi benim gözümde sürpriz oldu.

Milan Marsilya deplasmanından İnzaghi'nin attığı iki golle 2-1 galip ayrıldı. İnzaghi İtalyan gazetelerine maçtan önce "bu maç benim maçım olacak" şeklinde açıklama yapmış. Yaşından dolayı haklılığını gördük.





Yarın - ya da bugün diyelim - Inter-Barcelona maçı oynanacak. İspanya'dayken Real Madrid'e karşı oynadığı maçları hatırlayınca bu maçta da Eto'o'nun bütün hırsını çıkarmaya çalışacağı kesin.

8 Eylül 2009 Salı

Devam....

Uzun süredir yazamadık, bu sürede olanları kısaca özetleyelim de kendimizi affettirelim.

Kronolojik bir sıra değil, sadece aklıma geldiği sırada yazacağım.


Brezilya deplasmanda Arjantin'i 3-1 mağlup etti. Maradona sıkıntıya düştü. 3 maç kala Dünya kupasına gitme şansını zora soktu. Eninde sonunda dünya kupasına giderler ancak bu şekilde ite-kaka gitmek de koskoca Arjantin'e yakışmaz.




Livorno Adana'ya geldi.

Taraftarların benzer yapıda olması Adanademirspor yöneticilerinin Livorno takımını davet etmesini sağladı. Livorno da bu davete kayıtsız kalmayarak geçen cuma günü gelip 5 Ocak stadında hazırlık maçı oynadı. Olayın duyulmasından sonra bir çok yerde heyecan artmıştı. İstanbul'dan, İzmir'den, Ankara'dan da taraftarlar maça gelmişti. 0-0 lık sonucundan çok itfaiyenin maç esnasında sıcaktan bunalan tribünleri sulayarak serinletmesi, Cristiano Lucarelli'nin tribünleri tek tek dolaşması uzun süre hatırlanacak görüntülerdi. Tabi Livorno takım kafilesinin maçtan 1 gün önceki acılı adana keyfi de güzel bir görüntüydü.

Ayrıca bir İtalya Serie A takımı Türkiye 2.Lig takımı ile maç yapmaya ülkeye geldi ve hiçbir kanal maçı yayınlamadı. Bu da ayrı bir yazı konusu.



A Milli Takım Kayseri'deki maçta Estonya'yı 4-2 yendi. Maçın hemen başında üstüste hatalarla golü kalemizde görsek de dakikalar geçtikçe skorun 1-0da kalmayacağı açıktı. Biraz panik oyun tarzı sergilememize rağmen istenilen skoru aldık.

Yarın Bosna deplasmanına çıkacağız. Kazanırsak son iki maça umut taşıyacağız ama kaybedersek kesinlikle gidemiyoruz.


Bu arada Fatih Terim'in, Klinsmann ve Löw ile başlayan beyaz gömlek modasına uymaya başladığını gördük. Gerçi gömlek özel kesim değildi ama olsun.



Basketbol milli takımımız da Polonya'daki Avrupa Şampiyonası çok iyi başladı ve 2de 2 yaparak gruptan çıkmayı garantiledi. İlk maçta Litvanya'yı 84-76, sonrasında da Bulgaristan'ı 94-66 ile geçti.

Gruptaki son maç evsahibi Polonya ile olacak. Bu gruptaki puanlar üst turdaki gruplara aynen taşındığı için 3te 3 yapmak önemli. O yüzden rehavete kapılmadan oynarsak üst turda işimiz biraz daha kolaylaşır.

2 Eylül 2009 Çarşamba

Arjantin - Brezilya


Dev maç cumartesi günü oynanacak. Ev sahibi Arjantin ve maç Rosario'da Gigante de Arroyito stadında oynanacak. İki takımın da kardoları açıklandı.

Arjantin:

Kaleci :
Juan Pablo Carrizo (Zaragoza)
Mariano Andujar (Catania)
Sergio Romero (AZ Alkmaar)

Defans:
Javier Zanetti (Inter Milan)
Nicolas Pareja (Espanyol)
Fabricio Coloccini (Newcastle)
Gabriel Heinze (Marseille)
Nicolas Burdisso (Inter Milan)
Sebastian Dominguez (Velez Sarsfield)
Emiliano Papa (Velez Sarsfield)
Nicolas Otamendi (Velez Sarsfield)
Rolando Schiavi (Newell's Old Boys)

Orta Saha:
Fernando Gago (Real Madrid)
Javier Mascherano (Liverpool)
Maxi Rodriguez (Atletico Madrid)
Jesus Datolo (Napoli)
Juan Sebastian Veron (Estudiantes)
Rodrigo Brana (Estudiantes)
Mario Bolatti (Huracan)
Sebastian Battaglia (Boca Juniors)

Forvet:
Carlos Tevez (Manchester City)
Lionel Messi (Barcelona)
Sergio Aguero (Atletico Madrid)
Diego Milito (Inter Milan)
Lisandro Lopez (Lyon)
Ezequiel Lavezzi (Napoli)
Eduardo Salvio (Lanus)
Martin Palermo (Boca Juniors)

Brezilya:

Kaleci :
Julio Cesar (Inter Milan)
Victor (Gremio)

Defans :
Maicon (Inter Milan)
Daniel Alves (Barcelona)
Filipe (Deportivo La Coruna)
Andre Santos (Fenerbahce)
Luisao (Benfica)
Miranda (Sao Paulo)
Lucio (Inter Milan)
Juan (Roma)

Orta Saha:
Gilberto Silva (Panathinaikos)
Felipe Melo (Juventus)
Lucas (Liverpool)
Elano (Galatasaray)
Ramires (Benfica)
Julio Baptista (Roma)
Kaka (Real Madrid)
Sandro (Internacional)

Forvet:
Nilmar (Villarreal)
Robinho (Manchester City)
Luis Fabiano (Sevilla)
Adriano (Flamengo)


Arjantin kadrosunda uzun bir aradan sonra Martin Palermo'nun bulunması sürpriz olmuş. En son 1999 yılında Copa America turnuvasındaki 3 penaltı kaçırdığı maçta milli takım formasını terletmişti.
Brezilya'da da Sandro ilk kez milli takıma çağrıldı. Adriano da 1 yıllık aradan sonra tekrar kadroa. Buna karşılık Milan'dan Pato ve Juventus'tan Diego kadroda yok. Bizimkiler Andre Santos ve Elano kadroda.

Ayrıca bir not daha düşelim. Maç pazar sabaha karşı 3:30 da oynanacak. Ntvspor naklen yayınlayacak.

1 Eylül 2009 Salı

Kamp Dönemi.


Fotoğraflar herhangi bir takımın kampından değil. Cumartesi günü oynanacak Arjantin - Brezilya maçının henüz satışa çıkmamış biletlerinden edinmek isteyen taraftarların görüntüsü.
Rosario'daki 42bin kişilik Gigante de Arroyito stadında oynanacak maçın biletlerinin satışa çıkmasına ise daha 4 gün var.

Perşembe günü bilet alabilmek için şimdiden sıraya girmişler. Büyük ihtimalle biletleri aldıktan sonra da kamp yerini terketmeyip 2 gün daha dişlerini sıkarlar. Yani git-gel yapıp masrafa girmesinler.

Hoşgeldin


Daha dün yuvaya dönüş başlıklı haberde konu etmiştik Şevçenko'yu. Bugün Dinamo Kiev'in sahasında 3-1 mağlup ettiği Metalurg Donetsk maçının son dakikasına attığı penaltı golüyle taraftarlara "Hoşbulduk" demeyi ihmal etmedi.

31 Ağustos 2009 Pazartesi

Gülümse




Maç skoru Milan 0 - İnter :4 şeklinde olunca Mourinho fırsatı kaçırmaz, sonucun keyfini çıkarır.


Yuvaya Dönüş


İsmini Avrupa'ya tanıttığı takımına, evine geri döndü Shevchenko. Dinamo Kiev ile Avrupa'da harikalar yarattıktan sonra İtalya'ya geçip Milan'da efsanelerden biri olmuştu. Daha sonra Chelsea'ye geçtiğinde kariyeri bir anda dibe vurdu. 1 yıllık Milan macerası da kendini toparlamasına yetmedi. Şimdi 2 yıllığına Dinamo Kiev ile anlaşmış. Tekrar ülkesinde top koşturacak. Bakalım orada kendini tekrar kanıtlayabilecek mi?


Bir ekleme yapayım. Milan'da bir kaç maç da olsa kaptanlık bandını takan yabancı futbolcudan biridir. Hatta o kadar araştırmadım tek yabancı kendisi de olabilir.

Milan sadece İtalyan futbolculardan oluştuğu için yabancıların da oynayabileceği bir kulüp kurulup adının "İnternazionale Milan" olarak belirlendiğini de ekleyelim. O yüzden son 40 yılda sadece 4 oyuncunun kaptanlık yaptığı Milan'da yabancı bir futbolcunun pazıbandı taşıması olay olur.

Diego.


Sezon başında Juventus onu transfer ettiğinde Türk futbolcularda alıştığımız bir açıklama gelmişti Diego'dan;

"Küçükken Juventus'u tutardım hep. Onun maçlarını hiç kaçırmazdım."

Biraz abartı gelse de 1985 doğumlu bir oyuncunun televizyondan maç izlemeye aklı ermeye başladığı yaşlarda (7-8 yaş) Juventus'un İtalya ve Avrupa'da gayet başarılı işler çıkardığını da unutmamak gerekir. (1992-1996 arası ulusal ve uluslararası 10 kupa)
O küçükken tuttuğu Juventus'un maçlarını televizyondan izlerdi; şimdi biz onun oynayıp 2 gol attığı 3-1 biten Roma-Juventus maçını hiç bir kanaldan izleyemedik.

30 Ağustos 2009 Pazar

Atma Ziya!...

Sivas maçından sonra Manisa maçında da 55liralık kale arkası biletleri olunca taraftar tepki göstermekte haklı. Tepkide bir taşkınlık yok, pankartla olayı esprili bir şekilde dile getiriyorlar.

Aziz Yıldırım da Sion maçta açılan pankartı görünce hemen açanların bulunmasını istemişti. Ancak yapılan aramalar sonuçsuz kalmıştı. Bugün fotoğraf ve video görüntüleriyle pankartı açanlar tespit edilip kombineleri iptal edilmiş.

YORUMSUZ...

29 Ağustos 2009 Cumartesi

İnatçı Hollandalı


Real Madrid Kaka'yı alırken Milana takas olarak önermişti kendisini. Milan kabul etse de Wesley Sneijder gitmemekte diretti. Daha sonra C.Ronaldo takasında da İngiltere'ye gitmeyeceğini söyledi. Real Madrid yönetimi kadro kalabalığından onu göndermek istese de o gitmemekte diretmişti.
Sonunda pes etti. Orta sahaya bir oyun kurucu arayan Mourinho muradına erdi. Real Madrid kadrodaki Hollandalı kalabalığını azaltmaya gidince Sneijder'e de kapı görünmüştü. Bence diğer Hollandalılardan ziyade Real'in elinde tutması gereken oyuncu olmalıydı. Şimdi İtalya'da kendini gösterecek. İnter zaten ligde rakipsiz. Aranılan şampiyonlar ligi kupası için katkı sağlayacağı kesin, ancak yeterli mi onu görücez.

5'te 5.


Barcelona yeni sezon başlamadan son 1 sene içindeki beşinci kupa mücadelesinden de galip ayrıldı. Shakhtar Donetsk'le oynadığı Uefa Süper Kupa maçında fark yerine 115.dakikada yeni altyapı ürünü Pedro Rodriguez Ledesma'nın golüyle mutlu sona ulaştı. İspanya Kral Kupası ilk maçında da gol atan Pedro şimdilik 3 resmi maçta 2 gole ulaştı.
Barcelona yeni sezonda aynı başarıyı tekrar eder mi bilinmez. Duyuma göre Barça kupa kazandıkça Madrid dolaylarına anti-depresan ilaçlarına talepler artmış. Bakalım Real buna bir çare bulabilecek mi?

Ayrıca sevindirici bir haber; La Liga bu hafta sonu başlıyor.

Sıfırdan Sonrası.


Bir ay önce Londra Grand Prix'sinde Polonyalı Anna Rogowska'ya altın madalyayı kaptırdığında herkes şaşırdı. Yazarlar "acaba" demeye başlamıştı. On gün önce dünya şampiyonasında bu sefer sıfır çekince "uluç"vari yazarlar bitti, dönemi kapandı demeye başladılar.


Dün gece Golden League'in Zürih ayağında 5.06 atlayarak dünya rekorunu 1 cm. daha geliştirdi. İki sene öncesine kadar antremanlarda 5.14'ü atlayabildiği bilinen bir sporcunun iki senede sıfıra inmesi düşünülmezdi zaten. Yavaş yavaş rekoru geliştirmeye devam edecektir.

Bununla ilgili iki not daha düşersek;
1. Hem Londra'da hem de Dünya Şampiyonasında altını kapan Anna Rogowska 4.76 atlayarak Isinbayeva'nın 30cm. gerisinde kaldı.

2. 6 Golden League yarışının hepsinde kendi branşında birinci olan yarışmacılara 1 milyon dolarlık "Jackpot" ödülü paylaştırılır. Bir yarış kala erkekler 5000metreci Etiyopyalı Kenenisa Bekele ve Bayanlar 400metreci Birleşik Amerikalı Sanya Richards ile Isinbayeva da Jackpotun peşinde. 4 eylülde Brüksel'deki son yarışta bu atletler birinci olursa adam başı 333.333$ cebe atacaklar.

27 Ağustos 2009 Perşembe

Şampiyonlar ...


Bugün saat 19:00da Şampiyonlar Ligi grup kuraları çekilecek. Beşiktaş 32 takım arasınra 32.445 puanla 24. sırada. Böylece kurada 3.torbada olacak. Torbalara bakarsak;

1.Torba

1 FC Barcelona 121.853 ispanya
2 Chelsea FC 118.899 ingiltere
3 Liverpool FC 118.899 ingiltere
4 Manchester United FC 111.899 ingiltere
5 AC Milan 110.996 italya
6 Arsenal FC 106.899 ingiltere
7 Sevilla FC 100.853 ispanya
8 FC Bayern München 98.339 almanya

2. Torba

9 Olympique Lyonnais 91.033 fransa
10 FC Internazionale Milano 87.582 italya
11 Real Madrid CF 78.853 ispanya
12 PFC CSKA Moskva 71.525 rusya
13 FC Porto 68.292 portekiz
14 AZ Alkmaar 64.826 hollanda
15 Juventus 63.582 italya
16 Rangers FC 56.575 iskoçya

3. Torba

17 Olympiacos FC 52.633 yunanistan
18 Olympique de Marseille 48.033 fransa
19 FC Dynamo Kyiv 46.370 ukrayna
20 VfB Stuttgart 45.339 almanya
21 ACF Fiorentina 42.582 italya
22 Club Atlético de Madrid 41.853 ispanya
23 FC Girondins de Bordeaux 40.033 fransa
24 Beşiktaş JK 32.445 türkiye

4. Torba

25 VfL Wolfsburg 21.339 almanya
26 R. Standard de Liège 21.065 belçika
27 Maccabi Haifa FC 17.050 israil
28 FC Zürich 14.050 isviçre
29 FC Rubin Kazan 9.525 rusya
30 AFC Unirea Urziceni 8.781 romanya
31 APOEL FC 4.016 kıbrıs
32 Debreceni VSC 1.633 macaristan



Torbaları tek tek incelersek 1. torba yine en büyüklerin yeri olmuş. Kupaya katılan 4 İngiltere takımı da 1.torbadan giriyor. 2. torbada ise Real Madrid'i görüyoruz. Son yıllarda çeyrek finalden öteye gidememenin sonucu olarak buraya düşmüşler. Beşiktaş'ın da bulunduğu 3.grup ise Liglerinde büyüklere kök söktüren takımlardan oluşmuş. Son torba ise genellikle yeni takımlardan oluşuyor. Maccabi Hafia dışında kalan 7 takım da ilk kez mücadele edecek. Geçen sezonun Bundesliga şampiyonu bu torbadan lige giriş yapıyor. Wolsburg'un düşeceği grupta 4 takım için de çekişme artacak. Diğer gruplarda ise %99 oranında ilk 3 belli olacak.

Beşiktaş için bir iyi kura tahmininde bulunursak şöyle bir grup yapabiliriz.

İyi kura
1. Sevilla
2. G.Rangers
3. Beşiktaş
4. Debreceni

Kötü kura için çok fazla olasılık var diyebilirim. 1.torbadan Barcelona ya da İngilizlerden biri 2. torbadan da İnter ya da Real Madrid'in eşleştiği gruba 3.torbadan Beşiktaş çıkarsa; bunun yorumlarını yapılmaya başlanırken bir de son torbadan Wolfsburg gelirse ne olur onu bilemem artık.

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Tek maç


Her hafta oynadığınız bir halı saha takımı vardır. Bir gün takımın oyuncularından biri maça gelemez. Siz de futboldan anlayan ama aranızın pek samimi olmadığı bir arkadaşınızı ararsınız, "kardeş akşam 8-9 maç var gelir misin?". Arkadaşınız da bu sosyal etkinliği reddetmez. Maçını oynar ve maç sonrası herkese teşekkür edip gider.



Hameur Bouazza da bu tipte bir oyuncu. Tek fark halı saha maçı yerine Avrupa Ligi maçına gelmiştir. Sivas'ın Fulham'dan transfer ettiği oyuncu hafta içi Shakhtar Donetsk maçında oynadıktan sonra bugün itibariyle takıma ve şehre alışamadığını belirtip Sivas'ı terketmiş. İlginç bir karaktermiş kendisi. Sanırım gittiği takımlarda 2 günde takımına alışırken yeni takımıyla tamı tamına 7 gün geçirmesine rağmen bir türlü alışamayınca vazgeçmiş kararından. Şehire alışamadığı söyleniyor. Bu konuda hak verilebilir. Londra'dan gelip Sivas'a alışmak uzun sürebilir. Ancak bu kadar sabırsız olan bir futbolcuyu daha önce görmemiştim. Yani oyuncu konusunda sabırsız olan kulüpler gördüm ama takım ve şehir konusunda sabırsız olan oyuncu görmedim.

Duran Top


Başlık yeni bir blog ismi gibi duruyor. Ama konumuz yeni bir blog değil. Öncelikle şunu söyleyim bu yazı bir basın eleştirisidir. Artniyet aramasın kimse.

Duran top kullanmak Türk takımlarına göre zor bir iştir. Yine aynı şekilde duran topu savunmak da zordur bize göre. Bir çok Avrupa maçında her şey iyi güzel giderken bir duran toptan tepetaklak olduğumuz maçlar vardır. Çünkü duran topta savunmayı beceremiyoruz.

Süper ligde ise bir kaç sezon önce duran topun şifresini çözmüştü Fenerbahçe. Önce Pierre Van Hooijdonk, sonra da Alex de Souza bütün duran topların penaltı gibi etki yaratmasına sebep oldu. Sıkışan maçlarda rakibin kilidini çözen, farka götüren şeydi duran toplar. Bunların sayesinde Luciano, Lugano gol krallığında bir çok forveti sollamayı başarmıştı.

Genellikle antremanlarda çalışılan bir şeydir duran top. Zaten "duran top organizasyonu" denilen şeyin plansız programsız yapılması mümkün değil. Ve unutulmaması gereken şey duran topun da futbolun bir parçası olduğu.

İşte o bahsedilen sezonlarda, Fenerbahçe leblebi gibi duran toptan gol atarken basın bu gollerin çetelesini tutuyordu. Bir çoğunun imkanı olsa bu golleri saymayalım diyecek durumdaydı. Korneri saymazsak, serbest vuruşu saymazsak doğru düzgün pozisyonu yok derlerdi. Maçtaki var olan pozisyonları saymayarak takımın pozisyona girmediğini iddia ederlerdi. Çünkü bahaneleri hazırdı. "Duran toptan gol mü atılır ?" ;

- Fenerbahçe fark attı!
- Ama 5 golün 3ü duran toptan.



Bu sene duran topları Fenerbahçe kadar etkili kullanabilen bir takım daha ortaya çıktı. Bu şekilde leblebi gibi gol atmaya Galatasaray da başladı. Aslında durum çok basit. Servet-Gökhan gibi hava toplarında etkili iki oyuncunuz varsa duran toplarda ikisini de ileriye gönderin. Böylece rakibe daha zor anlar yaşatırsınız ve diğer oyuncularınızın da şansı artar. Bu basit yöntemle ve duran topu kullanan oyuncunun da değişmesiyle kolaylıkla sonuca gitmeye başladı Galatasaray.

Ancak bir şey değişti bir kaç yılda. Eskiden kimsenin beğenmediği duran top golleri bir anda en değerli şey oldu maçlarda. Golleri duran toptan atınca maçın geri kalanı önemsiz olmaya başladı. Bir kaç sene önce duran topları saymayalım diyenler şimdi maçta duran top olsa da seyretsek demeye başladı.

Durumu özetlersek; başrollerde geçen seneden tek farkı duran top kullanmayı becerebilen bir takım ve ligin bitimine 31 hafta kala "bu takım şampiyon olur" diyen bir basın var.

23 Ağustos 2009 Pazar

Dikkat duvar var !



Koşarken dikkat etmek lazım. Çim saha bir anda önünüze çıkabilir.

Çocukluk Yılları 2


Anelka'nın okul yıllığından olsa gerek....

Soldaki dişlerden tanıdık da, sağdaki Rijkaard'ın kardeşi galiba.

Zidane ve kurmayları

20 Ağustos 2009 Perşembe

Yankee Go Home


Liverpoollu taraftarlar kulübün Amerikalı sahipleri George Gillett Jr. ve Tom Hicks'i protesto etmeye devam ediyorlar.

Şampiyonlar Ligi - 2

Dün gece play-off turu ilk maçlarının kalanları oynandı.

5 maçta da turu büyük ölçüde garantileyen ekipler orataya çıktı. İki günde oynanan maçlarla farklı ekiplere de şampiyonlar liginde oynama şansı doğdu. Bu sezondan itibaren daha renkli bir lig izleyeceğiz.




Lyon, Sivası beşleyen Anderlecht'i aynı tarifeyi uygulayarak uğurladı. 5-1 lik sonuçla ikinci maçta yedeklere kendilerini ispatlama şansı doğmuş olacak.



Atletico Madrid ise Yunanistan deplasmanında Panathinaikos'u 3-2 yendi ve onlar da turu ceplerine attı diyebiliriz.





Letonya'daki maçta Zurich ev sahibi Ventspils'i 3 golle geçti. İsviçre ekibi de artık şampiyonlar liginde diyebiliriz. Diğer iki maçta da deplasman takımları 2-1'lik galibiyetle evlerine döndüler. Macar ekibi Debrecen Bulgar Levski Sofia'yı; İsrailli Maccabi Hafia da Avusturyalı Salzburg'u aynı skorla geçip avantaj sağladılar.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Takımınız Hayırlı Olsun.


Ankaragücü başkanı Cengiz Topel, eski başkan Cemal Aydın ve İ.Melih Gökçek 23 ağustostaki kongrede güç birliği kararı almışlar. Büyük ihtimalle Ahmet Gökçek başkan adayı olacak. Başkan olursa da Ankara'nın her yerinde "TAKIMINIZ HAYIRLI OLSUN" afişlerini görürüz artık.

Yol Tarifi

Benfica teknik direktörü Jorge Jesus sezonun açılış maçında beraberlik golü bir türlü gelmeyince topa yolu tarif etmeye çalışıyor. Top da Jesus'un dediklerin anlamış olacak ki 86.dakikada filelerle buluşup maçın 1-1 bitmesini sağlıyor.

Görüldüğü gibi yol kalabalık. Topun adresi bulması da doğal olarak maçın sonlarında gerçekleşti.

Babam Sağolsun Kupası

Berlusconi Kupası, Silvio Berlusconi'nin babasının adına düzenlenen bir kupa. her sezon başında Milan ve Juventus arasında oynanıyor. Bu sene de penaltılarla mutlu sona Milan ulaştı.
Transferde taraftarı mutlu edemeyen ve adeta yaşlılar ordusuna dönen Milan bu kupayla moral bulabilir. Fotoğrafta da Ronaldinho'nun bakışından kupa kazanmayı ne kadar özlediği gayet iyi anlaşılıyor.

Claudio Pizarro Bremen'de


Avrupa'ya adım attığı takıma geri döndü Pizarro. Zaten geçen sene de Bremen'de oynamıştı. Şimdi tapusu da Almanya'da artık.

Şampiyonlar Ligi

Bu gece şampiyonlar ligi play-off turu maçlarının yarısı oynandı.


Arsenal Ada'nın bir başka sahiplerinden Celtic'e konuk olduğu maçta 2-0lık galibiyet aldı. Bu seneki Arsenal'in Londra'da Celtic'ten 3 gol yeme ihtimali sıfıra yaklaştığından turu cebine koydu diyebiliriz.




Portekiz'de Sporting Lizbon'un 10 kişi kaldığı maçta Fiorentina ile 2-2 berabere kaldı. Artemio Franchi'deki maçta Fiorentina avantajla çıkacak. Bir sürpriz olmazsa Fiorentina üstüste 2.kez lige katılacak.



Bir önceki turda sürpriz yapan AEK Timisoara sahasında Stuttgart'ı ağırladı. S.Donetsk'in çıkamadığı sahadan 2-0lık galibiyetle ayrılan Stuttgart artık şampiyonlar ligine girdi sayılaibilir. İki beraberlikle Shakhtar Donetsk'i eleyen Timisoara'nın Almanya'da 3 gol atması imkansız bir şey olduğundan onlar da Almanya'ya tatil yapmaya gideceklerdir.



Diğer iki maçtan Moldova'da oynanan kısmında Olympiakos ev sahibi FC Sheriff'i 2-0 yendi. Danimarka'da oynanan maçta da bu geceki tek ev sahibi galibiyeti ortaya çıktı. FC Cobenhagen Kıbrıs Rum takımı Nicoisa'yı 1-0 yendi.

16 Ağustos 2009 Pazar

Hızlı giden atın...



9.58

Bütün süre bu kadar. 10 saniye bile değil. Biz o sürede ayakkabı bağlarken Usain Bolt 100 metre dünya rekorunu kırıyor.

Ben de bu haberi dünyanın en alakasız ve gereksiz atasözüyle sunuyorum.




En büyük kupa



Fotoğraflar İspanya'nın en prestijli yaz turnuvası olan Ramón de Carranza Kupasının sonunda çekilmiş. Bu yıl ellibeşincisi düzenlenen kupada Sevilla 6. kez mutlu sona ulaşıyor ve tahminen futbol tarihinin en büyük kupasını müzesine götürüyor.